Lale (Tulipa)
LALENİN ANLAMI
Lale sözcüğü Farsçadan Türkçeye geçmiş bir sözcük olup “kırmızı” anlamında kullanılmıştır. Burada, parlak kırmızı renkte değerli bir taş olan “lal” taşına bir gönderme söz konusudur. Lalenin batı dillerindeki karşılığı “Tulip”, “Tulipe” ya da “Tulpe”dir. Bu ismin ortaya çıkması konusundaki en yaygın görüş ise Kanuni Sultan Süleyman döneminde laleye “tulipan” denilmesi ve o dönem Avusturya elçisi olan Busbecq’in İstanbul’la ilgili yazdığı hatıralarında bu ismi kullanmasından kaynaklanmaktadır.
MİTOLOJİDE LALE
Mitolojide lale çiçeği, güneş ve bitki tanrısı Adonis’in can verdiği sırada akan kanlarıyla sulanan toprakta yerleşen bitkidir. Adonis, İbranicede “efendi” anlamına gelen Tammuz (Türkçe Temmuz) adının karşılığıdır. İran mitolojisine göre ise bir yaprağın üzerindeki çiğ tanesine yıldırım düşmüş ve alev alan yaprak o haliyle donup kalarak laleye dönüşmüştür. Göbeğindeki siyahlık da yıldırımdan arta kalan yanık izidir. O günden sonra lale, rengi ve şekliyle şairlerin ilgisini çekerek sevgilinin yanağına, şarap dolu kadehe, muma, yaraya vb. benzetilip durmuştur.

LALENİN TARİHİ
Lalenin anavatanı olanı Pamir, Hindikuşu ve Tanrı dağlarında geçmiş dönemde Türk boyları ikamet ediyordu ve lalenin yetiştiriciliğini de onlar yapıyordu. Daha sonrasında Anadolu’ya göç eden bu halklar beraberlerinde laleyi çiçeğinide getirerek Anadolu topraklarını dünyanın en güzel çiçeklerinden birisi ile tanıştırdı. Ardından ise 1500’lü yıllara kadar lale Anadolu’nun içerisinde yetişmeye devam etti ve o dönemdeki birçok bilgin insan için huzurun ve mutluluğun formülü haline geldi. Bununla birlikte dönemin Osmanlısında lale zenginliğin ve bolluğunda temsilcisi yine lale çiçeğiydi. 1500’lü yıllarda ise lalenin rotası, Kanuni Sultan Süleyman’ın Hollanda kralına hediye olarak lale göndermesi ile Avrupa’ya yöneldi.
Lalenin hikayesi ise bu noktadan sonra biraz değişiyor. Çünkü Hollandalılar tabiri caizse laleye ilk görüşte aşık olmuş ve onları da diğer Avrupalı ülkeler takip etmiş. Öyle ki kısa süre içerisinde lale Avrupa topraklarında en fazla yetiştirilen çiçeklerden biri haline geldi. Hatta işler öyle bir noktaya vardı ki, 19. yüzyılda Avrupalılar, Osmanlıya lale satmaya başladı. Fakat bu dönem içerisinde lale soğanlarında değişiklikler yaşandı. İstanbul’un simgesi olan lalenin Avrupa’ya açılmadan önceki yapısı oldukça farklıydı. İstanbul’da yetiştirilen laleler daha güçlü ve daha verimliydi ve birden fazla kez çiçek açabiliyordu. Ancak Avrupa’da gelen laleler sadece 1 kez çiçek açıyor ve sonrasında işe yaramıyordu. Durum böyle olunca da Osmanlı’daki lale yetiştiriciliği cazibesini kaybediyor. Her ne kadar lale yetiştirmeye devam edenler olmuş olsa da bu çok kısıtlı bir alan içerisinde yapılır hale gelmiş.

LALE NASIL YETİŞTİRİLİR?
Lale yetiştirme konusunda ilk dikkat etmeniz gereken şeylerin başında soğan seçimi geliyor. Bilhassa güzel lalelere sahip olmanın yolu sağlıklı lale soğanlarından geçiyor. Bu yüzden lale soğanı alırken paket olarak almak yerine teker teker seçmeniz de yarar var. Soğan seçerken de boyutları büyük ve dış yüzeyinde herhangi bir çatlak vb. bir durumun olmamasına özen göstermelisiniz. Soğanı seçtikten sonraki önemli nokta ise lalenin ekilmesi gereken dönem oluyor. İlkbahar aylarında çiçek açan lale için uygun ekim dönemi sonbahar ayları. Bununla beraber laleyi ekerken toprağın 10-15 cm kadar derinine ekmelisiniz ve soğanın sivri ucu yukarı doğru olmalı.
Bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta ise lale soğanları arasındaki mesafe. Sağlıklı ve kaliteli bir şekilde lale yetiştirmek için soğanlar arasında 30-35 cmlik boşlukların olması avantaj sağlayacak bir detay.
Lale yetiştirme aşamasındaki önemli konulardan bir diğeri ise ışık. Laleler doğrudan güneş ışığını sevmeyen çiçeklerden birisi. Bu yüzden dolaylı ışıklar bir lale için çok daha fayda olacaktır. Bununla aşırı sıcak ve soğuk havalarda lalenin sağlığını olumsuz yönde etkileyen faktörler arasında yer alıyor.
Eğer saksı çiçeği olarak lale yetiştirmek istiyorsanız da her iki yılda bir saksı toprağını değiştirmelisiniz. Ancak bunu sıcak havaların başladığı dönemde yapmak çok daha sağlıklı olabilir. Son olarak ise lale yetiştirildiği yerde başka cisimler ile temas etmekten hoşlanmaz. Bu yüzden etrafta tek olması onun daha sağlıklı bir şekilde yetişmesinin sırlarından birisi.

İSTANBUL LALE FESTİVALİ
Geçmişe bir övgü olarak İstanbul’da her yıl Nisan ayında ‘Geleneksel Lale Festivali’ kutlanıyor. Belediye İstanbul’un parklarına, bahçelerine, meydanlara kısacası hemen hemen her yere milyonlarca lale ekimi yapıyor. Festival sadece lale ekimiyle sınırlı kalmıyor. Emirgan Korusu, Göztepe Parkı ve Sultanahmet Meydanı’nda canlı müzik, çizim, cam üfleme gibi performanslar; resim heykel ve fotoğraf sergileri düzenleniyor. Festival sırasında çeşitli renkte laleler ve lale temalı ürünler satışa çıkarılıyor.
2019 Lale Festivali Dünyanın en büyük lale halısı İSTANBUL’UN LALE BAHÇELERİ
• BEYKOZ KORUSU: İstanbul'un Beykoz ilçesinde yer alan koru İstanbul Boğazı sırtlarında, Beykoz ile Paşabahçe semtleri arasında geniş bir arazi üzerine yayılmıştır. Boğaz'a bakan yamaçlardan başlayarak içlerde Riva'ya kadar uzanır. Doğuda doğal ormanlarla bütünleşir. 25 farklı tür ve 300.000 lale barındırır.
• GÜLHANE PARKI: 49 farklı tür ve 2.250.000 lale vardır.
• KÜÇÜK ÇAMLICA KORUSU: İstanbul’un Üsküdar ilçesinde yer alan bir korudur. İlçe merkezinin 4 kilometre doğusunda, Boğaziçi'nin en büyük ikinci yükseltisi olma özelliğini taşıyan Küçük Çamlıca Tepesi'nin üzerinde yer alır.41 farklı tür ve 850.000 lale barındırır.
• BÜYÜK ÇAMLICA KORUSU: Üsküdar ilçesinde olup adını Üsküdar ile Ümraniye arasındaki iki yüksek tepeden biri olan Büyük Çamlıca tepesinden alır. 41 farklı tür ve 950.000 lale barındırır.
• EMİRGAN KORUSU: Emirgân Korusu, İstanbul’da Sarıyer ilçesi'nde yer alan bir korudur. İstanbul Boğazı kıyılarında, Emirgan-İstinye semtleri arasında yer alır. 125 farklı tür ve 3.500.000 lale barındırır.
• YILDIZ KORUSU: Beşiktaş semtinin sırtlarında Yıldız Sarayı’nın alt tarafında Boğaz’a hakim bir konumda yer alan Yıldız Parkı ve Korusu, İstanbul’un en etkileyici, huzurlu ve sık ziyaret edilen parkları arasında başta geliyor. 45 farklı tür ve 500.000 lale barındırır.
• GÖZTEPE 60.YIL PARKI: 100 farklı tür ve 1.657.500 lale barındırır.
• SOĞANLI BİTKİLER PARKI: Lale başta olmak üzere toplam 264 bin çiçeğin bulunduğu ‘Yedikule Soğanlı Bitkiler Parkı' Türkiye'de temalı parklar içinde hazırlanmış ilk ve tek parktır. Park, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından Zeytinburnu'na bağlı Yedikule semtine yapılmıştır. Yedikule Soğanlı Bitkiler Parkı içinde bulunan çiçeklerin çoğunluğu soğanlı köklere sahiptir.167 farklı tür ve 500.000 lale barındırır.
(...)Ve elbette lale Doğuludur, Hıristiyanlık kadar, Musevilik kadar, İslamiyet kadar doğuludur yani... Lale utangaçtır, taze bir gelin kadar, iltifat görmüş bir nazenin kadar utangaç... Lale altı yaprağıyla hercayidir, batılar ve kuzeyler kadar, alt veya üstler kadar... Lale sabr-u sebatın, ölümden sonra dirilmenin adıdır, ekim mevsiminde ekilip nisan mevsiminde açacak kadar. Lale aşkın adıdır hatta belki bağrındaki çizgilerle aşıkın adıdır. Hani şu bağrını firkat ateşlerinin yaktığı özge aşıkın yani(...) İSKENDER PALA (Katre-i Matem)
Yazan: Celal Berat Ergen
Yorumlar
Yorum Gönder