Röportaj 1: Dr. Onur TUNCAY "Cumhuriyet Döneminden Günümüze Farmasötik Botanik Çalışmaları: A. remotiserrata"

 

Soru 1: Son dönemde adını en çok duyduğumuz çalışma “Angelica remotiserrata” bitkisinin
yeni tür olarak yayınlanması oldu. Çalışmanızın detaylarından söz eder misiniz?

Yeni Angelica türü A. remotiserrata’nın keşfi, doktora tez çalışmalarım sırasında gerçekleşti. 2018-2022 yılları arasında gerçekleşen kapsamlı arazi çalışmaları ve herbaryum incelemeleri sonucunda yeni bir tür olabileceğinden şüphelendiğimiz bir örnek keşfettik. Bu yeni türün varlığı, danışman hocam Prof. Dr. Emine AKALIN ile yürüttüğümüz uzun süreli araştırmalar sonucunda netlik kazandı.

"Angelica remotiserrata" adını verdiğimiz bu yeni bitki türünü ilk defa 2018 yılında gerçekleştirdiğim bir arazi çalışması sırasında topladım. Ancak bu bitkinin yeni bir tür olduğuna dair kesin bir karar vermek için daha fazla veri toplamak ve analiz yapmak gerekiyordu. Yeni bir bitki türünün keşfi, karmaşık ve uzun bir süreçtir ve yıllar süren araştırma ve deneyimin bir sonucudur. Yıllar süren ayrıntılı çalışmalar sonucunda, bu bitkinin yeni bir tür olduğunu kanıtladık ve bulgularımızı uluslararası hakemli bir dergide yayınlayarak bilim dünyasına sunduk.

Yeni bitki türlerine isim verilirken yetiştiği şehir, coğrafya, ithaf edilen kişinin adı, morfolojik veya anatomik bir özelliği gibi çeşitli kaynaklardan yararlanılarak epitet adı oluşturulur. Bu bitkinin epiteti yapraklarının morfolojik özelliğinden gelmektedir. Yaprak kenarları ayrık serrat dişli olan bu türe, Latince ayrık anlamına gelen “remotus” ve yaprak diş yapısını ifade eden “serratus” kelimeleri birleştirilerek “Angelica remotiserrata” adını verdik. A. remotiserrata morfolojik olarak A. sylvestris türüne benzerlik göstermektedir. Aynı zamanda keşfettiğimiz yeni tür herbaryumlarda uzun yıllar A. sylvestris olarak teşhis edilmiş ve saklanmıştır. Herbaryum kayıtları incelendiğinde tespit ettiğimiz en eski örneğin yaklaşık 80 yıl önce toplandığını gözlemledik. Yaptığımız bu çalışma sayesinde, 80 yıldır çeşitli herbaryumlarda saklanan bu yeni tür keşfedilmiştir. Bu durum, revizyon çalışmalarının önemini ve gerekliliğini bir kez daha vurgulamıştır.

Bu keşif, sadece morfolojik ve anatomik çalışmalarla sınırlı kalmamış; aynı zamanda yürüttüğümüz moleküler çalışmalarla da desteklenmiştir. Bu kapsamlı yaklaşım, keşfimizin bilimsel olarak güçlü bir temele dayandığını ve yeni bir bitki türünün taksonomik pozisyonunu daha iyi anlamamıza katkı sağlamıştır. Bu çalışma, Türkiye florasına önemli bir katkı sağlamış, Angelica cinsinin çeşitliliği ve evrimsel ilişkileri hakkındaki bilgilerimizi zenginleştirmiştir. Ayrıca, doğa koruma çalışmalarına da katkı sağlayarak bu yeni türün korunmasına yönelik adımların atılmasına zemin hazırlamıştır.


Soru 2: Teknoloji çağında bitki keşiflerinin botanik çalışmalarındaki gelişmelere etkisini
görebilmekte miyiz? Farmasötik Botanik Anabilim Dalı’nda doktora yapmak isteyen
öğrencilere ileriye yönelik tavsiyeniz var mıdır?

Teknoloji çağı, botanik çalışmalarını büyük ölçüde etkileyen bir faktör haline gelmiştir. Özellikle bitki keşifleri ve bitki sistematiği çalışmaları, teknolojik gelişmeler sayesinde daha güvenilir ve hassas bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Bu sayede bitki türlerinin tanımlanmasında ve sistematik çalışmalarda gerçekleştirilen filogenetik analizler, morfolojik ve anatomik incelemeler ve bu çalışmalardan elde edilen verilerin değerlendirilmesi gibi süreçler daha verimli hale gelmiştir. Özellikle moleküler biyoloji tekniklerinin geleneksel botanik araştırmalara entegre edilmesi, bitki sınıflandırma çalışmalarının daha kesin ve güvenilir hale gelmesine katkı sağlamaktadır. Modern ve klasik yaklaşımlarla elde edilen bulgular taksonomik çalışmalarda bir karakter temsil etmektedir ve tüm bu karakterlerin bir arada ele alınması gerekmektedir. Yalnızca moleküler analizlere dayalı bir çalışma, sistematik açıdan yanıltıcı sonuçlara yol açabilir. Ancak moleküler çalışmaların geleneksel yöntemlerle bir bütün halinde değerlendirilmesi, yeni bitki türlerinin keşfi, korunması ve sınıflandırılması konusunda büyük bir potansiyel sunmaktadır. Bu kapsamda 2021 yılında, Farmasötik Botanik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emine AKALIN ve o dönemdeki Dekan Prof. Dr. Erdal CEVHER hocalarım başta olmak üzere, anabilim dalımız öğretim üye ve elemanlarının katkılarıyla Moleküler Araştırma Laboratuvarı kurulmuştur. Yukarıda bahsi geçen A. remotiserrata türünün keşfi ile ilgili araştırma makalesi, bu laboratuvarın ilk bilimsel çıktısı olmuştur.

Farmasötik botanik, yalnızca sistematik çalışmalarla ilgilenmez. Bu disiplin, bitkilerin tıbbi kullanımını inceleyerek bitkisel bileşenlerin ilaçlar, besin takviyeleri, kozmetik ürünler ve diğer sağlık ürünlerinin üretiminde nasıl kullanılabileceğini araştıran bir bilim dalıdır. Farmasötik Botanik çalışmalar, doğru bitkinin tıbbi ve farmasötik uygulamalarda kullanılmasını destekler ve bu alandaki araştırmaları teşvik eder.


Soru 3: Farmasötik Botanik Anabilim Dalı'nda doktora yapmayı düşünen öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Farmasötik Botanik Anabilim Dalı'nda doktora yapmayı düşünen öğrencilere şu tavsiyelerde bulunabilirim:

- İlgi Alanlarınızı Belirleyin: Farmasötik Botanik, geniş bir alandır ve çeşitli alt disiplinleri içerir.

- Doğada Araştırma Yapın: Farmasötik Botanik için temel materyal olan bitkiler doğada yapılan arazi çalışmalarıyla toplanmaktadır. Arazi çalışmalarının size uygun olup olmadığını değerlendirmelisiniz.

- Araştırma Deneyimi Kazanın: Doktora öncesi araştırma deneyimi kazanmak, doktora programına hazırlıklı girmenize yardımcı olabilir. Aynı zamanda bu araştırma deneyimi bu alanın size uygun olup olmayacağını görme olanağı tanıyacaktır.

- Disiplinlerarası İşbirliklerini Değerlendirin: Farmasötik Botanik, diğer disiplinlerle sık sık kesişir. Disiplinlerarası çalışmalar, araştırma alanınızı zenginleştirebilir. İstediğiniz çalışmaların seçtiğiniz anabilim dalı ile örtüşüp örtüşmediğini dikkatlice incelemelisiniz. Farmasötik Botanik, alanındaki teknolojik gelişmeleri takip ederek ve bu alandaki disiplinlerarası iş birliklerine açık olarak, geleceğin botanikçileri için büyük fırsatlar sunmaktadır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ekofeminizm

Ürünlerin Doğa Dostu Alternatifleri: PET ŞİŞE

Anadolu Sığla Ağacı (Liquidambar orientalis)