Röportaj 2: Doç. Dr. Mine KOÇYİĞİT "Cumhuriyet Döneminden Günümüze Farmasötik Botanik Çalışmaları: Herbaryum"


 Soru 1: Herbaryumu araştırmaya başladığımız zaman 2000’lere kadar çok güzel bir ilerleme elde edebiliyoruz ama 2000’lerden sonra herbaryum biraz daha dijitalleşmeye başladı ve bundan sonraki çalışmalar hakkında yeterli bilgi alamıyoruz. Herbaryumun dijitalleşmeye başladığı süreçlere kadar olan yolculuktan biraz bahsedebilir misiniz? Bu dijitalleşme ne kadar ilerleyecek?

Türkiye bitkiler açısından çok zengin ama bu bitkilere her an her mevsim ulaşmak çok mümkün olmuyor. Ayrıca herbaryumumuzda tarihi değere sahip bitki örnekleri de bulunuyor. Bu örneklerin güvenliği açısından dijitalleşme önemli bir süreç. Bunlara ek olarak, bitkilerin deprem, yangın gibi doğal afetlere karşı da en azından kayıt altında tutulması da dijitalleşme sürecimizdeki sebeplerdir. Bu dijitalleşme sürecinin farklı yararlarını gelecek yıllarda yaşıyor olacağız. ISTE uluslararası bir herbaryum  olmakla birlikte, herbaryumda çalışmak isteyen gerek yabancı gerekse yerli bilim insanları gelmeden önce çalışma konularını kapsayan bitkilerin durumunu, sayısını dijital ortamda görme imkanı bulacak. Bu da araştırmacılara zaman ve maddi kazanç sağlayacaktır. Her ne kadar dijital de olsa herbaryuma gidip o bitkiyi ellemeden, koklamadan üzerindeki yapıyı hissetmeden, mikroskop altında incelemeden o bitki üzerinde karar vermek mümkün değildir.

Dijitalleşme sürecinde biz Yıldız Teknik Ünv., Bilgisayar Müh. Anabilim Dalı’ndan destek aldık. Yurt dışında para vererek satın alınabilecek bazı bilinen programlar var ancak verilerimizin tüm kontrolleri bizde olsun istedik. Bu nedenle kendi programımızı kendimiz oluşturduk. Prof. Dr. Neriman Özhatay  hocamızın küratörlüğünde başlayan proje,  Prof. Dr. Emine Akalın hocamızın küratörlüğünde tamamlandı.  Aslında amaç bütün herbaryumdaki bitkilerin yüksek çözünürlükte taranıp dijital veri haline getirilmesiydi. Gönüllü arkadaşlar bu dijitalleşme sürecine yaklaşık bir 80-90 bin örnekle başladı. Şu an yaklaşık 118 bin örneğe gelindi ve etiketlerdeki bütün veriler o veri tabanına girildi. Şu an İSTE web sitesinden bitkinin ismi ve bazılarının da fotoğraflarına ulaşılabiliyor. Tamamlandığında internet ortamına da açılacak ve bununla beraber insanlar buraya gelmeden önce araştırma yaptıkları bitkinin ne durumda olduğunu yaklaşık hangi miktarlarda bulunduğunu görebilecek.  

Soru 2: Farmasötik Botanik alanında Cumhuriyet Dönemi’nde yapılan çalışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz, ilginizi özellikle çeken bir çalışma var mı?

İSTE herbaryum 1945 yılında, Tıp Fakültesine bağlı Eczacılık Okulu bünyesinde, Cumhuriyet’in ilanından 22 yıl sonra kurulmuş bir herbaryumdur. Cumhuriyet bu kadar yeni iken ve sosyal yaşamı düşündüğünüzde herbaryum kurma gibi bir fikir Asuman Hocamız'dan çıkmış olması müthiş bir akademik deha olduğunun göstergesidir. Hocanın bu öngörüyle yola çıkarak daha o yıllarda bitkiler toplamaya başlaması, herbaryumun önemini anlatmaya çalışması tabii eşi Turhan Hoca’nın da hocaya destek olmuş olması o dönemde gerçekten müthiş. Ben bu kürsüye 2003’te başlamıştım. Asuman Hoca o zamanlar artık 90 küsür yaşlarındaydı hala herbaryuma yardımcısıyla beraber bitki getiriyordu. Yani nasıl bir aşk, nasıl bir akademik sevgi...İnanılmaz! İdol olacak bir insan. O yüzden hocanın çalışmalarının hayranıyım. Asuman Hocamızın tam bir Cumhuriyet Kadını, disiplinli, çalışkan ve özverili bir akademisyen olduğunu bölüme ilk geldiğim yıllardan Neriman hocamızdan dinlerdik. Hatta bir anısını paylaşmıştı Neriman Hoca; kardelen zamanı, Belgrad Ormanından örnek toplayıp getirmiş Asuman hoca, kendisine vermiş, ertesi gün öğrenci laboratuvarında kullanılmak üzere buzdolabına koymasını söylemiş. Neriman hoca bunu yanlış anlayarak bitkileri buzdolabının dondurucu kısmına koyunca, ertesi bütün bitkiler bozulmuş. Asuman hoca o kadar sinirlenmiş ki, anlatılmaz yaşanır diye anlatıyor bu anısını Neriman Hoca. Tüm asistanlar güzel bir azar işitmişler. Şu an böyle bir ekolden yetişme bir ekiple Emine hocamızın başkanlığında  herbaryum çalışmalarımız devam ediyor.

Soru 3: Herbaryumun geleceği ve ilerideki çalışmalarınızla ilgili neler paylaşmak istersiniz?

Herbaryumda biz dünyadaki çalışmalara da adapte olmak adına moleküler sistematik çalışmalarına başladık. Moleküler sistematik laboratuvarı kurduk, herbaryumdaki örneklerimiz çok kıymetli. Bütün dünyada önümüzdeki 50-100 yıl içinde gıda savaşları başlayacak deniyor ve Türkiye de birçok gıdanın gen merkezi. Bu genetik kaynakları korumamız o açıdan çok önemli. Herbaryumdaki eski örneklerde böcekleri uzaklaştırma konusu ilaçlamayla yapıldığından dolayı çok fazla DNA elde edemiyoruz. Son dönemde özellikle de 2000’lerden sonrası derin dondurucu kullanmaya başladığımızdan biraz daha iyi sonuçlar alıyoruz. Yurt dışında yaptığınız bilimsel çalışmalarda kullanmak üzere gen satın alabiliyorsunuz ve orada çalışınca bir örneğini mutlaka oradaki gen bankasına bırakmak zorundasınız. Mesela yıllar önce 2007’de gitmiştim oraya bıraktığım örnekleri belki de zamanı geldiğinde parayla satın almamız gerekecek. Bu gibi şartların oluşmaması adına biz de İstanbul Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik Anabilim Dalı olarak bu konuya önem veriyoruz açıkçası, moleküler sistematik çalışmak isterseniz bekleriz.


Soru 4: Şu an benim ilgimi çok çekti hocam. İlerde neden olmasın? Son olarak sizin ilerideki çalışmalarınız hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Resimli Türkiye Florası kitabı yazılıyor şu sıralar. Ben de orda Allium cinsini yazan ekip içindeyim. Bizim anabilim dalımızdaki tüm hocalar bu eserde görev alıyor. Cumhuriyet tarihi açısından çok önemli bir eser.  Benim uzmanlık alanım Allium cinsi,  Türkiye'de 222 tür var ve şaşırtıcı derece bunların 3’te 1’i endemik tür ve bundan dolayı Türkiye’nin gen merkezi olduğu düşünülüyor. Bütün dünyada soğan ve sarımsak her yemeğin içerisinde mevcut. Tıbbi bitki aynı zamanda. Endemik bir tür olan Allium tuncelianum’un yara iyi edici etkisini keşfedilmiş. Düşünün ki, endemik bir türün bir sürü etkisinin yanında yara iyi edici etkisi tekrar kanıtlanmış ve şu ana kadar tespit edilmiş yan etkisi yok bu türün. O açıdan müthiş bir kaynak. Onun dışında gevenden tutun da kekiğe kadar birçok önemli tıbbi bitki bizim coğrafyamızın gen kaynaklarını oluşturmaktadır. Biz etnobotanik çalışmalarla bunu harmanlayarak hem zamandan hem de paradan kazanç elde etmek adına ortaya çıkan bu çalışmaları kimyasal çalışmalarla birleştirip, insanlık ve ülkemiz adına yeni ürünler ortaya koymayı hedefliyoruz. İş birliklerimiz de fakülte içinde çok sağlam gerçekten bir bütün olarak hareket edince çok güzel işler ortaya çıkarabileceğimizi düşünüyoruz. Kulüp çalışmalarınızı zevkle takip ediyorum, devamını diliyorum, sizin enerjiniz bizim motivasyonumuz oluyor. Beni de bu etkinliğe dahil ettiğiniz için çok teşekkür ederim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ekofeminizm

Ürünlerin Doğa Dostu Alternatifleri: PET ŞİŞE

Anadolu Sığla Ağacı (Liquidambar orientalis)