Röportaj 3: Prof. Dr. Şükran KÜLTÜR "Cumhuriyet Döneminden Günümüze Farmasötik Botanik Çalışmaları"
Farmasötik Botanik alanında Cumhuriyet Dönemi’nde gerçekleştirilen çalışmalar hakkındaki görüşlerinizi paylaşabilir misiniz? Özellikle ilgi çeken bir çalışma veya proje varsa bu konuda bilgi verir misiniz?
Kürsümüzde projeler bildiğiniz gibi arazi çalışmalarına bağlı ilerliyor. Herbaryumumuz genellikle hocalarımızın çalıştığı cins türler bakımından oldukça zengindir. Doktora tezleri ve hocalarımızın yaptığı projeler sayesinde herbaryumumuz zaman içerisinde oldukça zenginleşti. Mesela Allium, Neriman Özhatay Hoca’nın konusuydu ve o kadar geniş bir konuydu ki ben de yüksek lisansım sırasında bu alana odaklandım.
90'lı yıllarda yapılan yüksek lisans kapsamındaki tez çalışmamda, Tunceli yöresinden gelen Allium örnekleri, morfolojik, anatomik ve karyolojik açısından incelenmiştir. Bu çalışma sonucunda alttür olan bir bitki (subsp. tuncelianum) tür düzeyine çıkmıştı (Allium tuncelianum). Ondan sonra başka hocaların da Allium ile ilgili çalışmaları oldu. Şuraya geleceğim, herbaryumumuzda bir sürü Allium türü ve Allium type örnekleri (bilime yeni kazandırılmış yeni türler) bulunuyor ve tabii ki bu kadar çok çalışma olunca yeni türler de çıkıyor.
Farmasötik botaniğin
bilimsel araştırmalardaki öneminden
bahseder misiniz?
İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden mezunum. O dönemde fakülte dört yıl sürdüğü için yüksek lisansa başlamıştık. Ben kürsüye geldiğim zaman Genel Kimya’da Prof. Dr. Ayhan Ulubelen ve Prof. Dr. Sevil Öksüz vardı, mutlaka duymuşsunuzdur.
Prof. Dr. Ayhan Ulubelen de "Bitki kimyası" üzerinde çalışıyordu, bitkileri teşhis etmemiz için mutlaka bize getirirlerdi.Çünkü bitkinin kimyasının çalışılması için adlandırılması çok önemlidir. Bir çalışmanın olmazsa olmaz basamağıdır. İlk olarak bitkinin doğru teşhis edilip bilimsel adının konulması gerekir. Bütün bitkilerin Türkçe isimleri de vardır ama Türkçe isimler yöreden yöreye değişebildiği için evrensel olması adına bilimsel adlarını kullanmak önemlidir.
En etkili
bilim insanları listesinde adınız geçiyor.
Evet, her sene orada yer alıyorum. Bu da beni ayrı gururlandırıyor. Gerçekten emeklerimin değer görmesi beni çok sevindiriyor.
Arazilerden unutamadığınız bir anılarınızı paylaşabilir misiniz?
İlker Hoca ile TÜBİTAK projesi aldık, arazilere gitmiştik. Hiç unutmuyorum, daha ilk günlerde öyle güzel bir güzel bir Euphorbia (Sütleğen) ile karşılaştık ki daha önce hiç böylesini görmemiştim. Ve ondan yeni tür çıktı. O an orada bile onu hissetmiştim, nasıl heyecanlanmıştım anlatamam. Sonrasında yayına çevirdik. Bu şekilde yapılan arazi çalışmaları ile gerek yeni kayıtlar (Türkiye florası için), gerekse yeni türler ile bilime katkılarımız olabiliyor. Yeni kaydı da şöyle açıklayayım: Farklı ülkelerde o kayıttan olsa bile bizim ülkemizde ilk defa bulunmasına biz yeni kayıt diyoruz.
Herbaryumumuz başka hangi familyalarca zengindir?
ISTE herbaryumu,
genellikle tıbbi ve aromatik bitkiler bakımından çok zengindir. Bazı bitki
cinsleri bakımından da oldukça çeşitlilik gösterir, örneğin: Salvia, Allium,
Hypericum, Euphorbia, Ferulago, Papaver, Rosa, Taraxacum vs. hocalarımızın
çalıştığı bitkiler bakımından, birde Trakya bitkileri ve İstanbul bitkileri
bakımından oldukça zengindir.
Dersleriniz entegre programda başladı, öğrencilere verebileceğiniz tavsiyeler var mıdır?
Ben Batı Trakya'dan geldim. Biliyorsunuz Latince'de kelimelerin cinsiyeti var. Yani bir kelimeyi ezberlerken onu artikelle ezberliyorsun. Ama Rumca bildiğim için bana kolay geliyordu, zaten o yüzden bu dersi verenlerden biriyim. O zaman dersin koordinatörü Prof. Dr. Neriman Özhatay ve biyokimyadan Prof.Dr. Nuriye Akev'di. İşte o zamanlar bu derse girmem konusunda beni onlar yönlendirmişti.
Günlük yaşantımızda aslında hiç bilmeden ne kadar çok Latince kelime kullanıyoruz. Mesela aromatik, diabetik en çok da kimyasal terimler kullanıyoruz. Tabii ki bunlar da öğrencilerin ilgisini çekti. İlgilerine teşekkür ederim.
Yorumlar
Yorum Gönder