Kayıtlar

Nisan, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İstanbul Kardeleni - Galanthus plicatus subsp. byzantinus

Resim
 İstanbul Kardeleni - Galanthus plicatus subsp. byzantinus    İstanbul kardeleni (Galanthus plicatus subsp. byzantinus), Amaryllidaceae familyasından Türkiye'de endemik olan bir kardelen alt türüdür. Türkiye'de doğal olarak İstanbul'la birlikte Bolu, Kocaeli, Bursa ve Kırklareli'nde bulunur. Göknar ve kayın ormanları kenarında görülür. Ocak-Nisan ayları çiçeklenme dönemidir. Bu aylar arasında ormanlık alanların açıklıklarında görülür.    Galanthus plicatus subsp. byzantinus 10 ila 30 cm büyüyebilen bir bitkidir. Soğanı 2-3 cm uzunluğunda ve 1,7-2 cm genişliğinde, neredeyse küresel ovaldir. Yapraklar kayış biçimli, çiçek zamanı 12-17 cm uzunluğunda ve 1-1,5 cm genişliğindedir. Çiçekli gövde 9-22 cm uzunluğundadır. Dış periant bölümü dışbükey eliptik, 20-28 mm uzunluğunda ve 6- 12 mm genişliğindedir. İç bölüm düz, dikdörtgensi spatulattır; 8 mm uzunluğunda ve 4-7 mm genişliğindedir. Filament 0,5-1 mm uzunluğundadır. Kapsül elipsoid neredeyse küreseldir.   ...

Cruelty Free - Zulümsüz

Resim
Cruelty Free - Zulümsüz     Dünya Laboratuvar Hayvanları Günü ’nde ‘‘Cruelty Free’’ konusunu ele almak istedik. Konuya ise tanımdan başlayalım.     Cruelty Free kelime anlamı olarak zulümsüz anlamına gelmektedir. Kozmetik alanında son zamanlarda çokça duyduğumuz bu kavram, ürünlerin yapım aşamasında deney hayvanlarının kullanılmadığı anlamına gelmektedir.     Günümüzde kullanılan kozmetik ürünleri, üretim aşamasında birçok teste tabi tutulmaktadır. Ham maddeden bitmiş ürün testlerine kadar yapılan bunca testin amacı; üretim sırasında oluşan yanlışları farketmek, ürünün güvenirliğini sağlamak ve kullanıcıda istemeyen etki oluşturmasının önüne geçmektir. Gerek sağlık alanındaki gelişmeler ve gerekse de teknolojik alandaki gelişmeler ise in vitro deneylerin yelpazesini genişletmiş ve in vitro deneylerle birçok test yapılır hale gelmiştir.      İn vivo testler olan hayvan deneyleri, in vitro testlerin gelişmesiyle zorunluluktan çıkmı...

SEVGİ ÇİÇEĞİ (Centaurea tchihatcheffii)

Resim
  SEVGİ ÇİÇEĞİ (Centaurea tchihatcheffii)    Sevgi çiçeği, Asteraceae familyasının Centaurea cinsine ait ve Türkiye'ye endemik olan bir türdür. Halk arasında yanar döner, gelin düğmesi, kırmızı peygamber çiçeği ve hasırcı çiçeği olarak da bilinen sevgi çiçeği tek yıllık, kazık kök yapan, kırmızı, pembe, beyaz renkli küçük çiçeklere sahiptir. İlk kez 1848 yılında Rus bilim insanı Pierre de Tchihatcheff tarafından Ankara: Gölbaşı, Gölbek-Yavrucak arasından toplanmıştır. Dünyada yalnızca Ankara'nın Gölbaşı ilçesi Hacı Hasan Köyü yakınında yetişmektedir.    Sevgi Çiçeği (Centaurea tchihatcheffii) Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) kriterlerine göre “Çok Tehlikede” (CR: Criticall endangered) kategorisinde değerlendirilmekte, Bern Sözleşmesine göre de kesin koruma altında olan bitki türleri arasında yer almaktadır. Sevgi Çiçeği populasyonunu tehdit eden başlıca faktörler: Doğal alanların yerleşime açılması, habitat bozulması, yoğun tarım, herbisit kullanımı, anız yakı...

Lale (Tulipa)

Resim
 Lale (Tulipa) LALENİN ANLAMI    Lale sözcüğü Farsçadan Türkçeye geçmiş bir sözcük olup “kırmızı” anlamında kullanılmıştır. Burada, parlak kırmızı renkte değerli bir taş olan “lal” taşına bir gönderme söz konusudur. Lalenin batı dillerindeki karşılığı “Tulip”, “Tulipe” ya da “Tulpe”dir. Bu ismin ortaya çıkması konusundaki en yaygın görüş ise Kanuni Sultan Süleyman döneminde laleye “tulipan” denilmesi ve o dönem Avusturya elçisi olan Busbecq’in İstanbul’la ilgili yazdığı hatıralarında bu ismi kullanmasından kaynaklanmaktadır. MİTOLOJİDE LALE    Mitolojide lale çiçeği, güneş ve bitki tanrısı Adonis’in can verdiği sırada akan kanlarıyla sulanan toprakta yerleşen bitkidir. Adonis, İbranicede “efendi” anlamına gelen Tammuz (Türkçe Temmuz) adının karşılığıdır. İran mitolojisine göre ise bir yaprağın üzerindeki çiğ tanesine yıldırım düşmüş ve alev alan yaprak o haliyle donup kalarak laleye dönüşmüştür. Göbeğindeki siyahlık da yıldırımdan arta kalan yanık izidir. O günd...

KARAGÜL HALFETİ GÜLÜ Rosa odorata ‘Louis XIV‘

Resim
  KARAGÜL HALFETİ GÜLÜ Rosa odorata ‘Louis XIV‘    Göz alıcı güzelliğiyle Halfeti Gülü, çiçekleri büyük ve genelde tekli olan oturak bir peyzaj gülüdür. Petallerin ortasında beyaz çizgisi türün ayırt edici özelliğidir. Çiçekleri yaşlandıkça rengi açılır tomurcuk halinde rengi en koyudur. Hoş kokuludur kokusu zamanla azalır. Halfeti gülü “Louis XIV” adıyla (Baytop 2001) Avrupa’da tescil ettirilerek ticarileştirilmiştir. Türkiye’deki yerel, kokulu, siyahi yediveren güller genellikle R.odorata; az miktarda da R.borboniana ve R.chinensis türlerine aittir.    Halfeti’nin Sembolü olarak yetiştirilen çok eski ve yerel bir çeşittir. Başka bölgelerde/illerde yetiştirildiğinde çiçek rengi açılır. Genel olarak siyah güller Mart-Nisan ve Ekim-Kasım aylarında açılır. Halfeti’nin turizm merkezi haline gelmesine büyük katkısı olan Karagül; çikolata, kolonya, lokum, reçel, sabun, krem gibi pek çok üründe kullanılır. İngiltere’deki bir marka da karagül esanslarını değerlendirere...

Çiçek Açma Zamanı

Resim
  Çiçekler Ne Zaman Açıp Ne Zaman Açmayacaklarına Nasıl Karar Veriyorlar?    İlkbahar geldiğinde doğanın göz kamaştırıcı güzelliği bir anda ortaya çıkar. Ağaçlar çiçeklenir, kırlar ve bayırlar rengarenk olur. Peki ağaçlar ve bitkiler çiçeklerinin açıp açmaması gerektiğine nasıl karar verirler? Bu güzelliğin arkasındaki bilimsel olgu ve genetik süreç nedir? Ağaçların ve bitkilerin değişik zamanlarda çiçeklenmesine sebep olarak aklımıza ilk önce sıcaklık gibi dış etmenler gelir. Bitkiler de değişikliklere adapte olurlar; çok erken açtıklarında başarısız ürünler vereceklerdir, dolayısıyla ağaç ve bitkilerin de çiçeklenme zamanlarını düzenleyen mekanizmaları vardır. İlkbaharın habercilerinden biri olan çiğdemin bir türü Crocus ancyrensis, aynı zamanda Ankara çiğdemi olarak bilinir. Kaynak:Meltem Çetin Sever    Araştırmacılar, bitkilerdeki çiçek açma sürecini tetikleyen kilit bir proteinin tam olarak nerede oluştuğunu ortaya çıkardılar.Şimdiye kadar hiç kimse, Çiçekl...

Anadolu Sığla Ağacı (Liquidambar orientalis)

Resim
  ANADOLU SIĞLA AĞACI (Liquidambar orientalis)     Anadolu sığla ağacı (Liquidambar orientalis) Altingiaceae familyasındandır.Türkiye'de Güney Ege ve Batı Akdeniz bölgelerinde sınırlı alanlarda yetişir. Yerel dilde "Günlük ağacı" olarak bilinen sığla, 20 metreye kadar boylanabilir ve görünüş olarak çınara benzer. Marmaris ve Datça bölgelerinde dere boylarında, Köyceğiz ve Fethiye civarında ise taban suyu yüksek olan düzlüklerde korulukları vardır. Köyceğiz'de bulunan doğal yayılış alanlarının, portakal bahçelerine dönüşmesi ile daraldığı belirtilir. Orman Genel Müdürlüğü tarafından korunan alanlarda yeni korulukları tesis edilmektedir. Türkiye dışında sadece Rodos Adasında bulunur. Subtropikal iklim özellikleri görülen sıcak, nemli ve suyu bol yerlerde yetişir.            Ağacın kabuğunun yaralanmasıyla, özünden elde edilen bir çeşit balsam olan ‘’Sığla yağı’’ iyi  bir antiseptiktir. Eczacılıkta, parfümeride ve ayrıca buhur olarak kilis...

KİŞİSEL KARBON AYAK İZİ REHBERİ \ DEVİN BAHÇECİ KİTAP DEĞERLENDİRME

Resim
  KİŞİSEL KARBON AYAK İZİ REHBERİ \ DEVİN BAHÇECİ KİTAP DEĞERLENDİRME     FARMAEKOLOJİ KULÜBÜ EKOREAD grubu olarak bu hafta okuduğumuz kitap Kişisel Karbon Ayak İzi Rehberidir. Kitap 64 sayfadır. Kısa ve öz olarak akılda kalacak hap bilgiler içermektedir.    Açıkçası bu kitabı okuyana kadar bu kadar çevreye zarar verdiğimizi tahmin etmiyordum. Kitapta her şey sayısal olarak belirtildiği için verdiğimiz zararın boyutunu daha iyi anlıyorsunuz. Karbon ayak izimizin ne kadar fazla olduğunu, düşürmek için ne yapmamız gerektiğini, ne yaptığımızı ve neler yapmamamız gerektiğini çok güzel bir şekilde anlatıyor. Bu yazımda sizlere bu bilgilerden bahsedeceğim. “İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ NELERE SEBEP OLACAK” • İnsani faaliyetler yüzünden artan sera gazlarının miktarı önlenmez ise 2100 yılına kadar küresel sıcaklığımız 1.4- 5.8 santigrat derece arasında artacak. Bu her ne kadar az dursa da çok kötü felaketleri getirecek kadar büyük bir artış. • Çünkü uygarlığın kuruluşundan be...